15 Ekim 2016
ARACINIZLA İLGİLİ BİLMEK İSTEDİKLERİNİZ...
1- TRİGER KAYIŞI NEDİR NE ZAMAN DEĞİŞTİRİLİR ?
2 - KIŞ LASTİĞİNİN YAZ LASTİĞİNDEN FARKI NEDİR ?
3 – ANTİFRİZ ( SOĞUTMA SUYU ) NEDİR ?
4 – POLEN FİLTRESİNİN GÖREVİ NEDİR? POLEN FİLTRESİNİN TIKALI OLDUĞUNUN BELİRTİLERİ NELERDİR?
5 - ABS FREN NEDİR, NASIL ÇALIŞIR?
6 - XENON FAR NEDİR, NASIL ÇALIŞIR, NORMAL OTOMOBİL FARLARINDAN NE FARKI VARDIR?
7 - İMMOBİLİZER NEDİR, NASIL ÇALIŞIR?
8 - DİZEL ARAÇ KULLANIRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
9 - HDİ MOTOR NEDİR?
10 - BEYGİR GÜCÜ NEDİR?
11 - TORK NEDİR?
12 - TİPTRONİK VİTES NEDİR?
13 - İNTERCOOLER NE İŞE YARAR?
1- Triger Kayışı Nedir Ne Zaman Değiştirilir ?
Triger kayışı, Motorlarda silindir kapağı içerisinde bulunan egzoz ve emme subaplarını hareket ettiren eksantrik (kam) mili ile krank mili üzerinde bulunan volan dişlisini birbirine bağlayan parçadır. Triger kayışı yapımında cam elyaf maddesi kullanılarak sağlamlığı arttırılmıştır. Yaklaşık olarak 1.5 ton yük taşıma kapasitesine sahiptir. Ancak buna rağmen sürekli metal dişlilere sürtündüğünden aşınıp kopabilmektedir. Bu yüzden ortalama 80.000 ila 90.000 km arasında değiştirilmesi gerekir.
Triger kayışı bilyalar ile birlikte değiştirilir. Bazı araçlar da bu değişime su devirdaimi de ilave edilir. Çünkü yaklaşık olarak devirdaim de aynı km lerde arıza yapıyor. Bir iki bin km sonra onunda değişmesi için aynı yerler tekrar sökülüp ikinci bir işçilik masrafı oluyor.
2 - Kış Lastiğinin Yaz Lastiğinden Farkı Nedir ?
Yaz lastiklerinin malzemesi 7 °C 'ın altındaki sıcaklıklarda sertleştiği için yola tutunması azalmaktadır.Kış lastiklerinin ise ,özel profillerinin yanısıra, üretildikleri Silica esaslı malzeme daha yumuşaktır ve 7 °C 'ın altındaki soğuk hava şartlarında kuru asfalt, kar ve buzda tutunmayı artırmaktadır.
BİR LASTİĞİN KIŞ LASTİĞİ OLUP OLMADIĞI NASIL ANLAŞILIR?
Kış lastiği ile ilgili RMA(Rubber Manufacturers Association) ve ASTM şartlarını sağlayan lastikler sol taraftaki sembolü kullanabilirler. "Bu sembolü taşıyan lastikler kış lastiğidir" diyebiliriz.
M+S KIŞ LASTİĞİ NEDİR?
"Kar Lastiği" diye adlandırılan lastik FREN özelliğinin yanında ÇEKİŞ özelliği de artırılmış Kış Lastiği ’dir. RMA (Rubber Manufacturers Association)’un tanımlamasına ve ASTM ’nin test metoduna göre kış şartlarını temsil eden kaygan bir yolda yapılan çekiş kuvveti testinde "referans lastiğin" çekiş kuvvetinden en az %10 daha fazla çekiş kuvveti sağlayan lastikler Kış Lastiği sembolünün yanında M+S veya M S veya M/S işaretleri taşıyabilmektedirler. Aşağıdaki sembolleri birarada taşıyan lastiklere "M+S Kış Lastiği" veya "Kar Lastiği" diyebiliriz.
3 – Antifriz ( Soğutma Suyu ) Nedir ?
Antifriz 0 derece ve altında radyatör suyuna katılarak suyun donmasını önleyen kimyasal madde. Bir alkol türevi olan etilen glikol (etandiol) iyi bir antifrizdir.
Antifriz radyatörü ve soğutma sistemini pas ve korozyondan korumak amacıyla da kullanılmaktadır. Donma noktası -12 derece olan saf antifriz, su ile karıştırıldığında donma noktası -37 dereceye kadar düşürmektedir. Ancak su oranı veya antifriz oranı arttıkça donma noktası düşmektedir.Bu nedenle doğru miktarda su ile karıştırılması önemlidir. Su oranı %70'i aşarsa donma %30'un altına düşmekte ve hararet tehlikesi baş göstermektedir. Antifirizin ısıyı taşıma özelliği suya izafi olarak daha az olduğundan düşük ağırlığın önem arz ettiği uygulamalarda daha da az kullanılır.
Türkiye iklim koşullarında maksimum koruma için % 33 ila % 50 arasında antifriz kullanımı tavsiye edilmektedir. Karışım yaparken sert sulardan kaçınılması gerekmektedir. Çünkü sert sular antifrizin içindeki koruyucu katıkların etkisini azaltmaktadır. Bu nedenle musluk suyu yerine yumuşatılmış ve distile edilmiş su kullanılmalıdır. "Antifriz eklenmesi veya değiştirilmesine bomometre ile ölçüm yapıldıktan sonra karar verilmelidir Bomometre cihazı, sadece karışımdaki etilen glikol miktarını ölçmektedir ve formülündeki koruyucuların durumu hakkında bilgi vermemektedir. Dolayısıyla bomometre, antifrizin soğutma sistemini koruma gücünü ölçememektedir. Bütün antifrizler birbirlerinin aynısı değildir çünkü, piyasadaki antifriz ürünleri arasında büyük oranda kalite farkı vardır. İyi bir antifriz hem suyun donma derecesini düşürmeli hem de kaynama derecesini yükseltmelidir.OAT (organik asit teknolojisi) ile üretilen antifrizler içeriğindeki katıkların kimyasal özellikleri sayesinde hem daha uzun ömürlüdürler hem de aşınmaya karşı daha iyi koruma sağlarlar. Genel maksatlı antifrizler normalde yılda bir defa, ekleme yapılmadan değiştirilir. Gelişmiş antifrizler ise daha uzun ömürlü olduklarından 3 yıla kadar kullanılabilmektedir.
4 – Polen Filtresinin Görevi Nedir? Polen Filtresinin Tıkalı Olduğunun Belirtileri Nelerdir?
Polen filtresi havada yer alan toz, polen gibi partiküllerin klimadan araç içerisine geçmesini önler. Uzun süreli kullanım sonucunda polen filtresi kirlenip tıkanabilir. Şayet aracınızın camları kısa sürede buğulanıyorsa ya da klima ve kaloriferde belirgin verim düşüklüğü varsa polen filtresinin değiştirilmesi gerekebilir. Tıkalı filtrenin kullanılmaya devam etmesi üfleyici fanın aşırı ısınmasına ve hasar görmesine neden olur. Klimanın verimliliğini korumak için periyodik olarak polen filtresi kontrol edilmeli ve değiştirme periyoduna uyulmalıdır. Polen filtreleri genellikle her 10.000 km ya da yılda iki kez, kontrol edilmeli ve gerek duyulursa değiştirilmelidir.
Dikkat: Tıkanmış bir filtre elemanı fan motorunun ısınmasına ve hasar görmesine yol açabilir .
5 - Abs Fren Nedir, Nasıl Çalışır?
ABS Fren sistemi araçların lastiğinin fren sırasında kilitlenerek kaymasını engelleyen bir güvenlik mekanizmasıdır. Geleneksel fren sistemlerinde, sert bir fren yapıldığında, fren balataları lastiğin dönüşünü tamamen durdurarak tekerleği kitler.
Ancak hızla yol alan aracın ağırlığı, tekerleklerin kilitlenmesi durumunda aracın lastiklerin üzerinde kaymasına yol aşabilir ve bu durumda fren yapılmasına karşın aracın durması güçleşir. Özellikle yağmur, kar vs. nedenlerle kayganlaşmış zeminlerde, araç tekerleklerinin fren esnasında kilitlenmesi, sert fren durumunda aracın yol üzerinde kayması nedeniyle neredeyse hiç hız kaybetmemesine ve bunun sonucu olarak da ağır trafik kazalarına neden olabilir.
ABS fren sisteminde ise, frenler tekerleklerin tamamen durmasını engellemekte ve çok sert bir fren yapılmış olsa dahi tekerleğin az bir hızla dönmesine izin vermekte ve böylece aracın mümkün olduğunca kaymasını engellemektedir. Bu nedenle ABS fren sistemine sahip araçlarda sert fren esnasında aracın duruş mesafesi daha kısa ve bu nedenle araç güvenliği daha yüksektir.
2003 yılında Avutralyadaki Monash Üniversitesinde yapılan bir araştırmaya göre ABS Fren sistemi, araç kazalarını %18 ile %35 arasında azaltmaktadır.
ABS kısaltması İngilizce Anti-lock Braking System (Kilitlenmeyen Fren Sistemi) teriminden türemiştir ve çoğunlukla otomobiller için kullanılmasına karşın aslında fren sistemine sahip her tür araçta yer alabilen bir teknolojidir. Nitekim ABS'nin ilk uygulaması da 1929 yılında uçaklar için olmuştur. ABS sistemi 1988'de BMW tarafından motorsikletlerde de uygulama başlanmıştır.
6 - Xenon Far Nedir, Nasıl Çalışır, Normal Otomobil Farlarından Ne Farkı Vardır?
Xenon farlar son dönemde orta-üst sınıf otomobillerde sıkça rastlanmaya başlayan bir aksesuar ise de, XENON tipi aydınlatma esasen otomobil sektörüne girmeden önce de çok uzun yıllardır değişik sektörlerde kullanılan bir aydınlatma türüdür.
Bu aydınlatma türüne ismini veren XENON esas itibariyle renksiz, kokusuz, ağır ve gaz formunda bir kimyasal elementtir (Atomik numarası 52, sembolü Xe). 1898'de keşfedilen Xenon gazının, aydınlatma amaçlı ilk kullanımı 1930'lara rastlamaktadır. Bu aydınlatma sisteminin Otomobil sektörüne girişi ise 1990'larda olmuş ve kullanımı giderek yaygınlaşmıştır.
Xenon aydınlatmanın özelliklerinden biri kısa mesafelerde yoğun bir ışık sağlaması olduğundan otomobillerde kullanımı giderek artmaktadır. Ayrıca Xenon farların normal farlara göre %15 oranında gün ışığına daha yakın bir ışıması mevcuttur ve bu nedenle xenon farlar standart farlara kıyasla sürücü için daha iyi ve net bir aydınlatma sağlamaktadır. Öte yandan xenon farlarda yansıma oranı standart farlara göre daha yüksek olduğundan, xenon fara sahip araçlar karşıdan gelen araçların sürücülerinin daha fazla gözünü aldığı söylenmektedir.
7 - İmmobilizer Nedir, Nasıl Çalışır?
İmmobilizer otomobillerin araç çalıştırma (kontak) sistemine takılan elektronik bir devredir. Bu elektronik devrenin bir parçası arabayı çalıştıran kontak anahtarı içindedir ve bu parça tamamlanmadan motor çalışmaz. Bu nedenle İmmobilizer olan otomobiller, "düz kontak" yapılamaz ve çalınmaları çok daha güçtür.
İmmobilizer sistemi çoğu kez anahtarla birleştirilse dahi, değişik otomobil firmaları, değişik teknikler kullanabilmektedir. Örneğin Citroen Saxo modelinde immobilizer'ı anahtara yerleştirmek yerine şifre girişi istenen bir klaveye yerleştirmiştir ve bu sistemde motordaki elektronik kilidin açılması ancak şifre girmek suretiyle mümkündür.
İmmobilizer'ın kilitlediği sistem de otomobilden otomobile değişmektedir. Bazı markalar, immobilizer devresi ile ateşleme sistemini kilitlerken, bazıları gazı, bazıları ise her ikisini birden kilitleyebilmektedir.
İmmobilizer yeni model ve özellikle orta sınıfın üstü araçlarda giderek standart hale gelmekle birlikte özellikle Türkiye'de hala pekçok yeni araç immobilizer'a sahip değildir. Oysa İngiltere, Kanada ve Avustralya gibi ülkelerde trafiğe yeni çıkan araçlarda immobilizer olması yasal bir zorunluluk haline gelmiştir. (İngiltere'de 1997'den, Avustralya'da 2001'den itibaren)
İmmobilizer'ın kullanımının yaygınlaşması araç hırsızlıkları olaylarını büyük ölçüde önlemesi nedeniyledir. Avustralya'da kaydedilen istatistikler immobilizer olan araçların çalınma riskinin %75'e kadar azaldığını göstermektedir.
Öte yandan her immobilizer sistemde aynı derecede güvenli kabul edilemez. Bazı otomobil firmalarında immobilizer güvenliği aracın motor sistemine daha derin şekilde monte edilmiştir ve çok uzun zaman ve uğraş verilmeden devre dışı bırakılmaları mümkün değildir. Bu sistemler bu nedenle çok daha da güvenlidir. Oysa bazı araba modellerinde elektronik kilitleme devresi motorun içinde çok daha kolay ulaşılabilir ve devre dışı bırakılabilir şekilde tasarlanmıştır, bu nedenle teknik uzmanlığı olan bir kişi kaputu açarak 5-10 dakika içinde immobilizer'ı devre dışı bırakıp, daha sonra aracı düz kontakla çalıştırabilir. Bu sistemler şüphesiz ki daha az güvenlidir ancak yine de immobilizer'ın bir aracın çalınma riskini büyük ölçüde azalttığı, çünkü kolay devre dışı bırakılan immobilizer modellerinde bile, hırsızın 5-10 dakika kaput açık çalışması gerektiğiden böyle bir aracın çalınma riski de, immobilizer olmayan bir araca göre çok daha düşük olacaktır.
İmmobilizer kelimesinin Türkçe'de kullanılan ve yaygınlaşmış bir karşılığı henüz yoktur ve halen bu teknik orjinal dildeki karşılığı ile anılmaktadır. Ancak zaman zaman İmmobilizer yerine "çipli oto anahtarı sistemi" teriminin kullanıldığı da rastlanmaktadır. Aynı şekilde "elektronik motor kilitleme", "çipli motor kilidi" gibi terimlerin immobilizer için kullanılması da düşünülebilir.
8 - Dizel Araç Kullanırken Dikkat Edilmesi Gerekenler
Motoru çalıştırmadan önce kontağı yarım çevirerek uyarı ışıklarının sönmesini bekleyin. Çünkü ilk çalıştırmada motor soğuk olacağı için aracı zorlayabilirsiniz.
Kalitesiz yakıt kullanmayın. Tek seferlik kullanılan kalitesiz yakıt bile motorda ciddi sorunlara neden olabilir.
“Aracı vurdurmayın” Dizel motorlarda yapılan en büyük hatalardan biri de budur. Yeni nesil dizellerde motor çalışır durumda değilse yağ basıncı oluşmaz bu nedenle vurdurma esnasında dizel pompasına aşırı yük biner ve ciddi zarara yol açabilir. Zaten aracınızın klavuzunda da “aracınızı iterek çalıştırmayın” yazar.
Aracınızı düzenli olarak servise götürün. Periyodik bakım dizel otomobillerde daha fazla önem arz eder. Çünkü bildiğiniz gibi dizel yakıt, benzinli yakıta oranla daha çok partikül taşır. Bu partiküller mazot filtresinde birikir ve aracın performans kaybetmesine neden olur.
Eğer kullandığınız araç turbo dizel ise bu konuda da bilmeniz gereken birkaç önemli nokta var ;
Öncelikle bilinmelidir ki turbo dizel motora sahip olan araçlar gaz verilerek ısıtılmamalıdır. Motoru ısıtmak için en az 30 saniye rölantide çalıştırmak yeterlidir. Diğer önemli nokta ise motor soğukken yüksek devirde kullanılmamalıdır. Çünkü motor soğukken yüksek devire çıkması aynı zamanda yüksek basınç oluşmasına neden olur bu durum turbo türbinlerine zarar verebilir. Yani motor soğukken 2500 devri aşmamakta fayda var.
Turbo araçları çalıştırmak kadar stop etmekte büyük önem arz eder. Tıpkı ilk çalıştırmada motorun gaz verilmeden ısıtılması gerektiği gibi stop edilirkende en az 30 saniye gaz verilmeden çalıştırılması gerekir. Bunun nedeni motor çalışırken turbo türbinlerini birbirine bağlayan milin yağlanmasıdır. Kontağı kapattığınızda motor durur buna bağlı olarak yağlama da durur. Ancak turbo yağsız olarak bir süre daha dönmeye devam eder. Bu durum turboda büyük zararlar açabilir. O yüzden motoru stop etmeden önce rölantide bir süre çalıştırarak turbo türbinlerinin normal devrine inmesi beklenmelidir.
Eğer turbo dizel aracınızı sağlıklı olduğu kadar ekonomik olarak da kullanmak istiyorsanız “maximum tork” durumuna dikkat etmeniz gerekir. Yani dizel araçlar için maximum tork gücü üreten devir aralığını geçmemelisiniz. Zaten turbo dizel araçlarda maximum güç genellikle 1750 ile 3750 devirleri arasında üretilir. Bundan fazlası gereksiz ve zararlıdır. Araç hareket halindeyken de maximum güç aralığını geçip geçmediğinizi aracın çekişinden de anlayabilirsiniz.
İkinci önemli nokta ise kalkış ; kalkışlarda aracınızı kesinlikle rölanti (1000) devrine düşürmeyin. Bu durumda mazot pompası zarar görebilir. Aynı şekilde rölanti de gidiyorsanız gaz pedalına bir anda abanmayın, turbo yüksek basınç altında kalacağı için zarar görebilir.
9 - HDİ Motor Nedir?
Yıl 1959... Paris otomobil fuarında sergilenenPeugeot 403 seri üretimi gerçeklerştirilen ilk dizel otomobil olarak tarihe geçti. Yıl 1998... Peugeot, yeni nesil dizel teknolojisi HDi motoru üretti. Yıl 2006... Bugün, üstün HDi teknolojisiyle, çok düşük yakıt tüketimini ve en son derece yüksek bir performansı birarada yaşatan Peugeot'nun HDi modelleri, Avrupa ve Türkiye'nin en çok tercih edilen otomobilleri. Peugeot HDi motorları devrim yaratan "common rail" (ortak yakıt yolu) yüksek basınçlı püskürtme sistemi üzerine inşa edilmiştir. Yüksek mühendislik ve teknoloji ürünü olan HDi motorları yakıtın yüksek basınçla sürekli akışını ve yakıt püskürtmelerinin kusursuz kontrolünü sağlar. HDi teknolojisi sağladığı esneklik, tork ve güçle büyük bir sürüş zevki sunar ve yakıt tüketimini, hava kirliliğini, yanma gürültülerini ve titreşimleri azaltır.
HDi teknolojisi nasıl çalışır?
Elektronik olarak kontrol edilmekte olan enjektörler yüksek basınç altında (1350 bar) tutulan ortak bir yakıt besleme yoluna bağlıdır. Ortak yakıt yolu sistemine özgü çok hassas bir elektronik beyin motor sıcaklığı, hava sıcaklığı, atmosferik hava basıncı ve hatta gaz pedalının konumu da dahil bir çok parametreyi gözlemler. Bu faktörleri göz önüne alan elektronik beyin otomobilin motoru içindeki yakıt besleme, püskürtme basıncı ve yakıtın silindirlere püskürtülme hızı gibi işlemleri düzenler. Enjektörler her silindirin içine tam olarak belirlenmiş miktarda yakıtın püskürtülmesini sağlayan değişken kontrol kafalarına sahiptir. Ayrıca elektronik beyin yakıtın silindirlere en doğru zamanda püskürtülmesini garantiler.
Püskürtülen yakıt miktarı ve püskürtme süresi, püskürtme basıncından ve motorun döngüsünden bağımsız olarak ayarlanır. Bu fonksiyonların ayrıştırılması:
*Ön veya pilot püskürtmenin belirli miktarda ve sürede yapılmasını ve bunun neticesinde motor gürültüsünün ve motor tarafından atılan krili gazların miktarını azaltılmasını,
*Ateşleme kıvılcımı ve gereken güç çıkışına göre ayarlanan ana püskürtme yapılmasını olanaklı kılar.
Yakıt Tüketimi ve Tork Bilgileri
Bazı HDi modellerinin yakıt tüketimi ve tork bilgileri aşağıda verilmiştir.
Model Yakıt Tüketimi (lt/100km)Şehir Dışı/Şehir İçi/Karma
206 1.4 HDi 70 hp------------------- 3.6 ---/ 5.5 ----/ 4.3
307 1.6 HDi 90 hp------------------- 4.3 ---/ 6.1 ----/ 4.9
407 1.6 HDi 110 hp------------------ 4.6 ---/ 7.0 ----/ 5.5
HDi: Ekonomik kullanım ve bakım maliyetleri…
HDi motor bir önceki jenerasyon dizel motorlarla karşılaştırıldığında %20 yakıt ekonomisi sağlar. Ayrıca periyodik bakım aralıkları ve maliyetleri de bir önceki jenerasyon dizel motorlara göre daha düşüktür.
Bu mükemmel ekonomiklik üç önemli ekolojik yeniliğin sonucudur.
1-Ortak yakıt yolu sistemi...
Bosch ile birlikte geliştirilmiş olan ortak yakıt yolu sistemi yüksek basınç pompası kullanmaktadır(1350 bar). Silindirlere püskürtülen yakıt miktarı elektronik beyin sayesinde kesinlikle ayarlanabilmektedir. Püskürtme deliklerindeki küçük çaplı memeler yakıtın yanmadan önce tamamen buharlaştırılmasını garantilemektedir.
2-Özel dizayn edilmiş yanma odası...
Yanma odası mükemmel bir hava sirkülasyonu sağlayacak şekilde dizayn edilmiştir ve ideal bir yakıt-hava karışımı sağlanmasını garantilemektedir. Bu özellik yakıt-hava karışımının neredeyse tamamen yanmasına katkıda bulunur ve çok yüksek bir verimlilik sağlar.
3-Yeni tip motor yağı...
HDi motor yüksek ekonomi sağlaması için yeni tip bir motor yağı kullanmaktadır.
HDi teknolojisi ve özellikle de "pilot püskürtme" özelliği daha verimli yanma ve yakıtın tamamen yakılmasını sağlar. Bu da egzos gazlarının azaltılması demektir. Normal standartlarla karşılaştırıldığında HDi motor sera etkisi yapan gazlarda (CO2) %20, ozona zararlı gazlarda %50 ve kurum parçacıklarında %50 azalma sağlamaktadır. HDi motor çevrenin korunmasına katkıda bulunmaktadır.
10 - Beygir Gücü Nedir?
Bir otomobilin teknik özelliklerinde motoruna ait güç ve tork değerlerini görürüz. Buradaki güç, motorun beygir gücüdür ve Türkçesi BG olan HP(horsepower) birimiyle ifade edilir. 1 beygir: 75 kg’lık ağırlığı 1 sn’de 1 metre yukarı kaldırabilecek güç miktarı olarak tanımlanır. Bunun da yaklaşık 1 atın gücüne denk geldiği düşünülerek “beygir gücü” denilmiştir. Beygir gücü motora has değiştirilemez bir değerdir. Fakat otomobilin dynometer ile ölçülen beygir ve tork değerleri; aktarma organı, vites kutusu ve tekerlek çapı gibi etmenlere bağlı olarak farklılık göstermektedir. Yani beygir gücü yüksek, torku ise düşük olan bir motoru sadece dişli oranı ayarlarını değiştirerek bile tam ters karaktere büründürmek mümkündür. Bu nedenle beygir gücü ve tork çıplak bir motorda gerçek değerlerini ifade ediyor olsalar da, gücün yere iletilmesine kadar araya giren faktörler göz önüne alındığında sadece motora ait karakteristik bir veri olarak düşünülemez.
11 - Tork Nedir?
Tork, motordan tekerleğe iletilen itme(dönme momenti) kuvvetidir. Birimi Nm (Newtonmetre)’dir. Halk ağzıyla otomobilin çekişi olarak da tarif edebileceğimiz tork, kamyon, otobüs, traktör gibi araçlarda çok yüksek değerler almaktadır. Bunun nedeni yük taşıyan araçlarda hız yapmaktan çok çekişe ihtiyaç duyulmasıdır.
Aslında bu kavram fizikte dönme momenti olarak bilinen kuvvet x kuvvet kolu formulünden başka birşey değildir. Yandaki resimde anahtarla somunun sıkılması gösterilmekte. Burada elle uygulanan kuvvet vida ile somun arasında vidaya paralel yönde bir gerilim ve dairesel yönde moment oluşturmakta. İşte bu momente tork denir. Anahtarın sapı ne kadar uzun olur ve ne kadar geriden tutulabilirse, somun o kadar kolay dönecektir. Otomobilin tekerleklerinde olan da bunu aynısıdır. Tekerleğin çapı küçültülürse tork yükselir ve daha ani tepki veren daha esnek bir sürüş karakteristiğine sahip olunabilir. Tabi bu durumda maksimum sürat düşecektir. Bir yerden kazanılırken bir yerden fire vermek gerekir, bu işin doğasında olan bir şeydir.
Torku ifade eden bir diğer oto terimi de esnekliktir. Aynı devir bandında torku yüksek olan otomobiller ara hızlanmalarda yani sollamalarda örneğin 60km/h hızdan 120km/h hıza ulaşmada daha başarılıdır. Bu da otomobilin esnekliği olarak tanımlanır. Torku yüksek olan bir otomobil özellikle rampa çıkarken fazla devir çevirmeye ihtiyaç duymadan hızını koruyabilir fakat torku az olan otomobil ivmesini koruyabilmek için vites düşürerek hızını artırmak zorundadır.
Torkun yüksek olması için temel olarak motorun yanma odasında normalden daha kuvvetli bir yanma gerçekleşmesi gerekir. Aynı beygir gücüne sahip bir benzinli motor ile bir dizel motor arasında iki kat tork farkı oluşabilir. Dizel motorlarda yanma odasındaki sıkıştırılan yüksek basınçlı havanın içerisine yine yüksek basınçlı enjektörlerden yakıt püskürtülerek kuvvetli bir yanma elde edilir. Bunun yanında pistonun kurs içerisindeki hareket mesafesinin artması ve buna bağlı olarak piston kolunun uzaması gibi etmenlerden ötürü dizel motorların torkları yüksektir. Fakat dizel motorlar benzinlilere göre fazla devir yapamadıklarından hızlanma değerlerinde pek iç açıcı değerler elde edemezler yani sahip oldukları tork avantajlarını devir düşüklükleri nedeniyle kısmen kaybederler. Bu devir düşüklüğünün nedeni ise, yanma odasına püskürtülen mazotun odacığın belirli bir noktasından başlayarak yayılarak patlamayı oluşturmasıdır. Bu noktada patlamayı kuvvetlendirmek için enjektör basıncını artırarak yakıtı yanma odasına daha hızlı göndermekten başka yapacak fazla birşey yoktur. Benzinli motorlarda ise, birden fazla buji ile farklı noktalarda ateşleme sağlanabilmesinin yanında moleküller arası yanmayı hızlandırıcı partiküllerin yakıta eklenmesiyle yanma verimini artırmak mümkün olmaktadır.
Yüksek devirli benzin motorları her halükarda en gelişmiş turbo dizel bir motordan dahi ivmelenme anlamında üstündürler. Fakat alt devirlerdeki ani hızlanma yetenekleri sayesinde günlük şehir içi kullanımda dizel motorlar çok keyifli sürüş dinamikleri sunarlar. Bunun nedeni elbette yüksek tork değerleridir. Torku yüksek olan bir aracın gaz pedalına basıldığında insanın sırtını koltuğa yapıştıracak bir hızlanma duygusu yaşatır ve bu da sürüşteki en önemli keyif faktörlerinden birisidir. Fakat hareketin devamında devirler arttıkça bu hissiyatı yaşamak pek mümkün değildir. Benzinli otomobiller ise daha doygun hızlanırlar. Bu nedenledir ki, drag yarışlarında dizel otomobiller genellikle tercih edilmemektedir.
Bir otomobilin vites kutusunda, daha fazla tork üretmesi veya daha fazla hız yapması arasında tercih yapılabilir. Bu konuda güç ve tork değerleri binek otomobillerde birbirine yakın değerlerde tutulurken örneğin bir jipte tork yönüne kaydırılmıştır. Misal bir binek otomobil 130 HP güç, 160 Nm tork değerine sahipken aynı motorun kullanıldığı bir jip 100 HP güç, 280 Nm tork değerine sahip olabilir. Burada beygir gücü değişmezken kullanılan şanzıman oranlarına bağlı olarak torkta farklılık görülmektedir. Benzer şekilde tekerlek çapı büyük olan traktör gibi araçlarda torkun yüksek olması gerekir çünkü tekerlek çapı büyüdükçe motorun çekişi düşer. İlave olarak motor tipi de tork açısından önemlidir. Sıra tipli motorlar güç üretmeye odaklı olarak üretilirken V tipli motorlar çekişin fazla ve sürekli olması istenen yerlerde yaygın olarak kullanılır.
12 - Tiptronik Vites Nedir?
Tiptronik vites olarak anılan sistem aslında alman otomobil üreticisi Porsche’a ait bir ticari markadır. Porsche Tiptronik vites sistemini diğer üreticilerin de lisans alarak kullanmasına izin vermektedir. Sistem Porsche tarafından kullanıldığında “T” harfi büyük, Audi, Škoda, SEAT ve Volkswagen gibi diğer firmalar tarafından kullanıldığında ise küçük olarak tiptronic şeklinde yazılır.
Tiptronik vites sistemi ingilizcede manual ve automatic kelimelerinden türetilen ve manumatic olarak adlandırılan “yarı otomatik” vites sistemini ifade eder. Otomatik vites ile düz vites arasında olan bir sistemdir. Otomobilin hem otomatik hem de manuel olarak kullanılabilmesini sağlar. Sürücü aracını tamamen otomatik olarak kullanabildiği gibi isterse otomatik vitesi devre dışı bırakarak manuel olarak da kullanabilir.
Yarı otomatik vites sistemleri için porche firmasından lisans almak istemeyen bazı otomobil üreticileri bu konuda kendi markalarını geliştirmişlerdir. Bu markalardan bazıları şöyledir.
# Land Rover: CommandShift
# Chrysler – Jeep – Dodge: AutoStick
# Peugeot: 2Tronic
# BMW: Steptronic
# Volvo: Geartronic
# Mazda: ActiveMatic
# Mercedes-Benz: TouchShift
# Smart: Softip
# Chevrolet: TAPshift
13 - İntercooler ne işe yarar?
Intercooler'ın adı herkes tarafından bilinir fakat bu parçanın tam olarak ne iş yaptığını tam olarak bilmeyiz.Şimdi bu parçanın görevini anlatmaya çalışacağım. Her araçta olduğu gibi Turbo otomobillerdede motora giden hava önce HavaFilitresi elemanından geçer.İçeri alınan hava silindirlerin içindeki patlamadan sonra Turbo kompresorune gelir ve burdanda Intercooler'a pompalanır. Kompresyona uğrayan hava ısınır, ısınan hava ise genişler.İçerideki havanın ısınmasının sebebi Turbonun sıcak olmasından değil, kompresyona uğramasından dolayıdır.WRX'lerde bulunan scoop(Subaruların önündeki hava girişi) içeriye aldığı soğuk hava sayesinde diğer tarafa geçmekte olan(içeriye alınan kompresyona uğramış hava) sıcak havayı yoğunluğun artmasına ve daha fazla hava molekküleri içermesine yardımcı olur.Artık soğuyan ve hava molekküleri artan gaz emme manifoldundan tekrar içeri alınır ve burda kompresyona uğrayan hava, ısınır.Isınan hava ise genişler bu yüzden turbodan gelen basınç artışı havanın motora gitmeden önceki ısınmasının sonucudur.İyi bir güç artışı için silindirler daha fazla hava moleküllerine ihtiyaç duyarlar, sadece basınç motorun gücüne artırmaya yetmez.
Motora girecek en soğuk hava alabileceğiniz en yüksek güç anlamına gelir.Bu yüzden intercoolerın büyük olması demek daha fazla havayı moleküllerine ayırıp daha soğuk havayı motora gönderebileceği anlamına gelmektedir.Intercoolerın soğutmasına yardımcı olmak amacı ile intercoolera su püskürten kitler bulunmaktadır.Bu kitlerin açıklamalarını ''ter spray''adı altında bulabilirsiniz.